Türkiye, 24 Ocak 2020 akşamı saat 20.55'te Elazığ ve Malatya merkezli 6,8’lik bir depremle sarsıldı.
Şu an itibarıyla 36 vatandaşın hayatını kaybettiği ve 1607 kişinin de yaralandığı bilgisine sahibiz.
Enkazdan kurtarılanların sayısı 45.
Şu anda kurtarma ekiplerinin çalışmaları sürüyor.
Kilis'ten Samsun'a Irak'tan Suriye'ye kadar çok büyük bir bölgede hissedilen deprem, Elazığ ile Malatya'da yıkıma neden oldu.
Bu kadar geniş coğrafyada olan depremi bizde Gaziantep'te iliklerimize kadar hissettik.
Deprem anında sallanmaya başladığımızda eşim ve ben göz göze geldik.
Dua ederek olduğumuz yerde donduk kaldık.
Sarsıntı sonrası eşim, çocuklarım ile beraber bir süre şok geçirdik.
Kısa süre sonra sosyal medya ve televizyonları açıp baktığımızda yüreğimizi yakan görüntüleri görmeye başladık.
Elazığ ve Malatya'da olan depremin saatler geçince görüntüleri görünce adeta kendimizden geçtik.
Bir an bu yerlerde yaşanan depremi kendi ilimizde yaşamış gibi hissettik.
Depremden sonra Devletimizin tüm kurumlarını ülkemizdeki önceki depremlere göre daha organize olduğunu gördük.
Cumhurbaşkanlığı krizin ilk dakikalarından itibaren sürecin kontrolünü eline aldı.
Devletimizin ilgili bakanları İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca anında bölgeye gönderildi.
Bakanlar doğal afetin bulunduğu yere gelerek durumu kontrol altına aldı.
Depremzede vatandaşlara Devletin yanında olduğunu hissettirdiler.
Başta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve bölgede bulunan bakanlarda depremle ilgili enformasyonu dakikası dakikasına şeffaf bir biçimde basınla paylaşarak manipülasyonu en aza indirgedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da çıkacağı Afrika seyahati öncesi deprem bölgesine gelerek yapılan çalışmaları yerinde inceledi.
Hastanede yatan vatandaşları ziyaret ederek moral verdi.
Deprem sonrası tüm Türkiye bir oldu.
Elazığ depremi, bize yeniden bir millet olduğumuzu hatırlattı...
Sınıf, parti, servet farkı o anda devre dışıydı.
Hepimizin kalbi Elazığ'daki insanlarımız için çarpıyordu.
Hepimiz nefeslerimizi tutmuş, sanki enkaz altından gelecek sesleri duymaya çalışıyor gibiydik.
Parti ayrımı olmaksızın ülkedeki bütün belediyeler olası bir ihtiyaç halinde yardımda bulunmak için hazır olduklarını ilan ettiler...
Türkiye'nin birçok ilinden Büyükşehir Belediye İtfaiye ekipleri kurtarma bölgesine sevk edildi.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesinden ekiplerde deprem bölgesine intikal ederek çalışmalara omuz verdi.
Herkes deprem bölgesine nasıl yardım edebilirim arayışına girdi.
Bizlerde sosyal medyadan ve ekranlarımızda kanal kanal durumu izleyerek uyumadık.
Nasıl uyuyabiliriz ki?
Enkaz altında o kadar kardeşimiz dururken.
Sosyal medyada sabaha kadar süren paylaşımlara baktığımızda hiç kimsenin uyumayarak acıya ortak olduğunu gördük.
Fenerbahçe taraftarı ’da Medipol Başakşehir karşılaşmanın son dakikalarında anlamlı bir davranışa imza attı.
Elazığ ve Malatya'da depremden etkilenen insanlara ulaştırılmak üzere sahaya atkı ve bere atan sarı lacivertli taraftar, "Elazığ üşüme, Fenerbahçe seninle" şeklinde tezahüratta bulunması bizleri çok duygulandırdı.
LAĞIM FARELERİ BOŞ DURDUMU?
Peki, bir avuç lağım fareleri boş durdu mu?
Tarif etmeye çalıştığım ülkemizin çok azınlığına sahip kendini bilmez kişiler.
Ekranlarını paniğin, umutsuzluğun hizmetine açanlar, böylesine zor bir gecede bile ayrımcılığı körükleyenler...
Sosyal Medya’da şu saatte tekrar deprem olacak diye insanları paniğe sevk edenler...
Bu lağım fareleri Devletimizin yetkili kurumları tarafından tespit edilerek gereken cezayı alacaklar.
KİFAYETSİZ KİŞİLERİ YANLIZLIĞA TERK EDELİM
Yaptıkları deprem yardımlarının yerine ulaşıp ulaşmadığını deprem bölgesine denetlemeye gelerek şov yapan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na ne demeli...
Nefesler tutulmuş, enkaz altındaki insanların kurtarılması beklenirken "deprem vergisi" tartışması açan lüzumsuzlar...
Deprem vergileri konusunda sosyal medya hesabından paylaşım yapan Berna Laçin'den söz ediyorum…
Daha birçok isimleri anlatmaya gerek yok.
Boş verin bu kifayetsiz kişileri bataklıkta yalnızlığa terk edelim.
Biz işimize bakalım.
Şimdi hepimize düşen görev, daha büyük felaketlere karşı sivil örgütlerimizi teknolojik alt yapıyla daha da geliştirmek için fikir üretmek.
Depreme dayanıksız evleri yıkarak yerine daha sağlam yapılar yapmak…
Deprem'de yıkılarak çok insanımızın ölmesine neden olan binaları yapanlardan hesap sormak...
Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Milletimize başsağlığı dilerim.
Yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
DEPREMİN SİMGESİ EMİNE KUŞTEPE
Kısa adı "UMKE" olan tamamen gönüllülerden oluşan "Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi" depremde çok güzel iş çıkardı.
Bu kuruluşta görev yapan Emine Kuştepe, enkaz altında Azize isimle kadınla konuşması adeta depremin simgesi oldu.
Ekranlarda defalarca izledim.
Her izlememde kendimden geçtim.
Emine Kuştepe, enkazın başında kısa ve öz kelimler ile enkaz altında bulunan Azize ile telefon görüşmesinde gönül bağı kuruyor…
Azize'ye enkaz altında bulunanları uyanık tutmasını istiyor…
Azize'ye büyük dayanak oluyor…
Enkaz altında ne yapmaları gerektiğini tane tane kelimeler ile anlatıyor...
Azize'ye "Türkçe bilmeyen, Kürtçe konuşan komşularına Kürtçe kelimeler ifade ederek moral vermesini" istiyor…
Israrlı ve kararlı konuşmaları ile Emine Kuştepe, yalnızca Azize değil diğer enkaz altındaki insanlarında kurtarılmasına vesile oluyor…
Bu depremde yıllar geçse de Emine Kuştepe'nin Türkçe ve Kürtçe, Azize ile konuşması eminim hafızalarımızdan asla silinmeyecek...
Emine Kuştepe'nin bu konuşması ve seslenişi sonrası mutlu son Kürtçe ve Türkçe'nin kardeşliğidir.
Türk ve Kürt bu coğrafyada hep kardeştir.
Kardeş olarak da yaşamaya devam edecektir.
Çünkü Türk ve Kürt dili farklı olsa da birbirleriyle gönül bağları ile bağlı…
Depremin sembolü Emine Kuştepe, Türkçe bilmeyen Kürt kardeşimize nasıl konuşması gerektiğini Azize’ye öğreterek bu bağı göstermiş oldu.
YASİN TEPE'YE BAŞARILAR DİLİYORUM
Daha önce Gaziantep Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevini başarı ile sürdürürken Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğüne atanan Sevgili Yasin Tepe, bu sefer Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğüne atandı.
Çok mütevazı ve donanımlı olan Sevgili Yasin Tepe Müdürüm Gaziantep eğitimine önemli katkı sağlayacağından eminim.
Yeni görevinde başarılar diler, tebriklerimi sunarım.
HAFTANIN SÖZÜ; “ Deprem, bir sarsıntıdır. Bir uyarıştır, bir silkelemedir. İnşallah uyanışımıza sebep olur, kendimize gelmemize sebep olur. ”
NOT : Bu Makale 27.01.2020 tarihinde Gaziantep Metropol Gazetesinde
OSANMAZ’IN KALEMİNDEN başlığı ile yayınlanmıştır.


Tüm Yorumlar